Kentinin merkezinde yer alan olağanüstü güzellikteki sulak alana, lokantalara ve kafelere sahip olan Agia Varvara Parkı’nın, kentin zarif sokaklarının ve kalbinizi kazanacak güzel köşelerinin ziyaret edilmesi şiddetle tavsiye edilir.

Drama kenti, Falakros Dağı’nın zirvelerinin altında, akarsular, yüksek aÄŸaçların örttüÄŸü su kaynakları ve ırmaklar, semtlerde ve parklarda sakin yaÅŸam hızı, misafirperver ve zarif insanları ile kırsal kesime geziler için baÅŸlangıç noktası olan ve il merkezinde bulunan ÅŸehrin görüntüsünü oluÅŸturmaktadır.

Kentin yerleÅŸim öyküsü, tarih öncesi dönemin derinliklerinde kaybolur.
En eski yerleÅŸimci M.ö. 6.000 yılının ortalarında tespit ediliyor. Agia Varvara parkının güneyindeki Arkadiko bölgesinin Neolitik yerleÅŸim birimine yerleÅŸilmiÅŸtir. Bu bölge erken Tunç Çağı dönemine ve daha sonraki yıllara kadar, yerleÅŸim birimi olarak raÄŸbet görmeye devam etmiÅŸtir.
Ama eski çaÄŸlarda, yerleÅŸimin çekirdek tabanı Drama kentinin Bizans surları içinde tespit edilir.
Roma yıllarında bugünkü kent Filippi Kolonosi içinde geniÅŸ yol güzargahında önemli bir durak ve istasyon rolüne sahipti ve Daravescus isimiyle biliniyordu.
Bölgenin karmaşık altyapısı Tanrı Dionisos’a tapma unsurlarının üstün gelmesi ve yaygınlaÅŸması ile belirlendi. Sevinç ve ÅŸarap tanrısı bölge ile özdeÅŸleÅŸti; ona halk tarafından baÅŸka hiç bir yerde olmadığı kadar tapınıldı ve bu iliÅŸki bu güne kadar da sürmektedir.
Bizans dönemi sonrası Drama kentinin ticari ve staratejik önemi olan kale olarak görülüyor ve Montferrat İmparatoriçesi İrene’nin ikamet ve dinlenme yeri olduÄŸu da gözlemlenir.
1383 yılında ÅŸehrin Osmanlılar tarafından fethedilmesi ÅŸehri durgunluk dönemine sokmuÅŸtur.
18. yüzyıl kentin altın çağı ve geliÅŸme dönemidir. Drama kenti var olan iplik fabrikaları, iplik boyama atölyeleri ve pirinç üretimi nedeniyle saygın bir yerleÅŸim alanına dönüÅŸmüÅŸtür.
19. yüzyılda tütün ticaretinin geliÅŸmesi kente yeni bir geliÅŸme ivmesi kazandırıp, kente Türkiye, Güney DoÄŸu & Orta Avrupa pazarları ve bu ülkelerin mimari karakterleri ile temasa geçirme fırsatı saÄŸlıyor. Bu temasların sonucu, ÅŸehir içinde geleneksel yapılarda Avrupa tarzı etkilerin belirmesi ve yapıların stillerinde önemli bir deÄŸiÅŸikliÄŸin ortaya çıkması olmuÅŸtur.
Drama kenti 1913 yılının Temmuz ayında yabancı iÅŸgalinden kurtuluyor. SavaÅŸ sonrası ve iki Bulgar iÅŸgalinden sonra, hızlı geliÅŸme ritimleri ve görünüm deÄŸiÅŸikliÄŸi ile yine ilin mali, idari ve kültürel merkezi durumuna geliyor.
Ziyaretçiler, Arkeoloji Müzesi’nde, uzak (M.Ö. 5000) tarihlerden 1913 yılında yabancı iÅŸgalinden kurtulduÄŸu döneme kadar kentin tarihini görebilecekler.
Arkeoloji Müzesi’nin yanı sıra Kilise Müzesi, OrtaçaÄŸ döneminden ÅŸehir surlarının kalıntıları, 10. yüzyıla ait Agia Sofia Kilisesi, Eski Metropolitlik Binası, Drama kentinin Eski Rum Ortodoks Cemaat Okulları, korunma altında olan mimari yapıları, Cimu Konağı ve eski adıyla Anastasiadis Konağı olarak bilinen Mermer Konak da ziyaret edilmesi ve görülmesi önerilen eserler arasındadır.